1937’de daha başka hükümet binaları ile birlikte yapılan ve özgün tuğla yapısı ile dikkati çeken Ulusal Müze’yi görmeden Tahran’dan ayrılmamanızı tavsiye ederiz.
Müzenin giriş kapısı bile kendi çapında bir tarihi eserdir. Bu kapı, Fransız mimar Godard tarafından tasarlanmıştır ve Sasani dönemi eyvanlarını hatırlatan yığma tuğla işçilğiyle yapılmıştır.
Müzede tarih öncesi ve diğer dönemlere ait tarihi eserler birbirinden ayrılmadan bir arada sergilenmektedir. Bu durum, sizi şaşırtmasın.
İlk blokta pre-historik, Akamenid ve Sasani buluntular yer alır. İkinci blokta ise İslami döneme ait eserler görülebilir.
Bu müzede en çok ilgi gören eserler arasında MÖ. 11 – 16. yüzyıla ait ve Tappe Sialk bölgesinden çıkartılmış bir toprak kaptaki şaşırtıcı “modern” desenler, aynı döneme ait olup Azerbaycan ve Hazar Denizi bölgesinden bulunmuş terra cota (seramik üzerine işleme sanatı) işlenmiş hayvan figürleri, MÖ. 8. yüzyıla ait Loristan bronzları ve Suşa’dan çıkartılmış ünlü Hammurabi Kanunlarının yazılı olduğu kil tabletler bulunur. (Bu tabletlerin orijinalleri Paris’teki Louvre Müzesi’ndedir.)
Persepolis‘e ve Şuşa’ya gidip tarihi yerleri görmek için yeterli vakti olmayanlar bu müzeyi görerek temel bir bilgi edinebilir. Bu bölgelerden getirilmiş eserler arasında Akamenid dönemine ait dekorasyonlar, mine kaplı tuğla paneller, öküz başı ile süslenmiş sütun başları, kraliyet sembollerinin üç dilde (eski Farsca, Babilce ve Elamca) yazıldığı altın plakalar ve Akamenid ve Sasani dönemine ait bir çok mozayik, altın para ve mücevherler bulunur.
Müzedeki en değerli parçalar arasında I. Darius’un Persepolisten getirilmiş paneli bulunur. Bu panelde I. Darius, tahtında oturuyor, arkasında oğlu I. Ardeşir vardır. Darius’un sağ elinde otoritesini simgeleyen bir asa ve sol elinde ise adaleti sembolize eden yeni açmış bir çiçek bulunur. Krala gelen delegasyon, yuvarlak başlıklıdır ve Med ülkesindendir.
Delegasyonun bir elini ağzına götürüş şeklinden saygı ifadesi olduğu anlaşılmaktadır. Öteki elinde ise getirdiği hediyeler vardır. En arkada bulunan iki Pers askerin ellerinde mızrak ve tütsü kabı bulunmaktadır. Darius’un kısa boylu olduğu, tahta oturmak için ayaklarının altına bir yükselti yerleştirildiği de dikkati çekiyor. Tahtın hemen önünde Zerdüştlerin kutsal ateşinin yandığı iki kase gösterilmiştir.
Tuz Adam : MS 3. veya 4. yüzyılda yaşamış olan bir kişi, öldüğünde tuzlu bir ortamda kalmış ve cesedi bozulmamıştır. “Tuz Adam”ın kafası ve bir çizmesi burada sergilenmektedir. Tuz adamın cebindeki cevizi, heybesi, ayakkabısı ve ipe bağlı bir taş, o dönemin yaşam biçimini yansıtmaktadır.
Müzenin ikinci bloğu, İslamî döneme ayrılmış. Kufi yazısıyla süslü ahşap eserler, taşlar, değerli kumaşlar, toprak kaplar ve Kuran’dan ayetlerin yazılı olduğu parşömenlerin bulunduğu eserler burada sergilenmektedir.