Ana Sayfa Tarih Kacar Dönemi Kacar’lar Dönemi

Kacar’lar Dönemi

578
0

Kacar Sultanlarından Nasiruddin Şah’ın Gülistan Sarayındaki heykeli.

1796’da Türk asıllı Ağa Mu­ham­med Han, ül­ke­yi ele ge­çir­miş­, böylece Kacar’lar Dönemi başlamıştır. Tah­ran’da taç gi­yen bu şah za­ma­nın­da İran, ba­tı kül­tü­rüy­le da­ha çok yakınlaş­ma­ya baş­la­mış­tır. Dö­ne­min bü­yük ül­ke­le­ri Rus­ya, İn­gil­te­re ve Fran­sa, İran ile il­gi­len­me­ye baş­la­mış­lar­dır.

Ka­car dö­ne­mi­nin sultan­la­rın­dan Na­sırud­din Şah’ın veziri Emir Kebir, İran’ı tamamen mo­dern­leş­tirme­ye ça­lış­mış, ken­di­si­ne kar­şı çı­kan prens­le­ri­n et­ki­siy­le öldürülmüştür. Bu arada ulema denilen din adamları sınıfı iyice güçlenmiş ve 1862’de devlet­ten ha­ber­siz olarak Rus­ya’ya sa­vaş ilan ede­cek ka­dar ile­ri gi­de­bil­miş­tir. Daha sonra, Rus mal­la­rı­na kar­şı boy­kot uygulanmasını da ule­ma ör­güt­le­miş­tir. Ka­car ha­ne­da­nın­dan Mu­ham­med Şah’ın tah­ta geç­me tö­re­nin­de ule­ma, aya­ğa kalk­ma­ya­rak gü­cü­nü tekrar gös­ter­miş­tir.

1896 ile 1901 ara­sı Ana­ya­sal Ha­re­ket­len­me adı verilen bir dö­nem ya­şan­mış, ve İran bir po­li­tik al­tüst oluş­la kar­şı­laş­mıştır. So­nuç­ta ku­ru­lan par­la­men­to, yeni ana­ya­sa­yı ve ül­ke­nin ida­ri ve po­li­tik sis­te­mi­ni onay­la­mıştır.

Osmanlı Devletiyle ilişkileri her zaman iyi olan İran, Kacarlar Döneminde Osmanlılarla neredeyse akraba olmak üzereydi. Uluslararası planda zor durumda olan Osmanlı Devletinin dar boğazdan çıkabilmesi için Kacar Sultanlarından Ahmed Şah’ın Osmanlı Padişahlarından birisiyle evlendirilmesi gündeme gelmişti. Belki gelin adayının Ahmed Şah’tan öncelikle öteki eşlerini boşamasını istemesinden, belki her iki yönetimin böyle bir birleşmeye hazır olmamasından dolayı bu proje gerçekleşemedi. Eğer gerçekleşseydi her iki ülkenin tarihi başka bir biçimde değişebilirdi.

Meşrutiyet
İran’da ilk meş­ru­ti­yet 1906’da ule­ma, tüc­car­lar ve ay­dın­la­rın bas­kı­sıy­la ilan edil­di. Ule­ma’nın verdiği des­te­ğin nedeni “meş­ru” say­ma­dı­ğı si­ya­si ira­de­yi, ya­ni Şah’ın ira­de­si­ni sı­nır­la­yabilmek için­di. Meş­ru­ti­yet Ana­ya­sa­sı­nın bir mad­de­si Ule­ma’ya ya­sa ta­sa­rı ve tek­lif­le­ri­ni de­net­le­me yet­ki­si ve­ri­yor­du. Bu yet­ki, daha sonraları anayasada aynen korunmuş, Hu­mey­ni dö­ne­min­de iyi­ce ge­niş­le­til­miş­tir.

Bi­rin­ci Dün­ya Sa­va­şı sı­ra­sın­da İran, genelde ta­raf­sız kal­mak­la bir­lik­te Ku­zey­de Rus­ya’nın ve Gü­ney­de İn­gil­te­re’nin et­ki ala­nın­da kal­mış olan böl­ge­le­re bö­lün­müş­tü. 1917 Ekim dev­ri­mi’nden sonra Rus­lar, İran üze­rin­de­ki iddialarından vaz­geç­miş ve ül­ke ta­ma­men İn­gi­liz et­ki­si al­tı­na gir­miştir.

Ana Sayfa